ghg

BANGKOK'ta BİR BATAKHANE


6 - ŞAŞIRTICI ÇEKİCİLİK: KADINDAN GÜZEL BİR DELİKANLI

Yazı: ALTAR BAYKAL

FEYZA ANLATIYOR

Kadınsı erkekleri hiç sevmem. Travestilere karşı filan değilim zerrece… ama bana hep gülünç gelmişlerdir. Bu delikanlı ise gülünç değildi… çünkü doğaldı. Travesti olmadığı, ya da kadın olmak istemediği makyajsız yüzünden, silikonsuz göğüslerinden beliydi. Bu adamın doğası, orijinal yapısı böyleydi. O doğuştan kadına benziyordu. Hoş ve rahat şekilde gülümsemesi ise durumundan hoşnut olduğunu gösteriyordu.

Artık müzik hızlanmış, daha ritmik olmuştu. Delikanlı da buna uygun olarak önceki dalgalanmalar ve salınımlarına göbeğine, poposuna ve memelerine yaptırdığı tremolaları eklemişti. Bir yandan bedenini dalgalandırıyor, sonra göbeğini titretiyor, memelerini sallıyor, poposu da müziğin vuruşlarına eşlik ediyordu. Bedeni dalga-dalga; memeleri, göbeği ve kalçaları kıpır-kıpır titremelerle doluydu.

Sergilediği dansı bir erkek yapsa itici gelirdi bana yine, ama bu adam yaptığında… hoş gibiydi Sanki o normal erkek gibi dans etse acayip duracaktı.

Sıra dışı duygular içindeydim. Yepyeni bir hissiyat! Muhtevamda epey zevk duygusunun yanında bir gıdım dostluk, hatta nedeni belli olmayan bir çimdik ümit de bulunmaktaydı.

Neye ümit?

Pek emin olamasam da, sanki dünyanın sandığım kadar çıkmazlarla dolu ve çirkin olmadığı, farklı güzelliklerin de bulunduğu hakkında bir ümit.

Bu dansçı kadına benzediği için arkadaşlarımdan biri gibiydi. Ama penisi ve yaptığı seksi hareketler bu arkadaşlık duygusunun ana tema olmasını engelliyordu. O bir erkekti… ama çekinilip korkulacak bir erkek değildi.

Çekinilip korkulacak mı?

Bu da ne demekti şimdi? Yoksa ben erkeklerden fark etmeden korkuyor muydum?!

Beni tırmalayan düşünceleri sollayıp yeniden adamın hoş tebessümüne, kıvrılıp duran bedenine ve kabartıya(!) konsantre oldum… ve sonunda fark ettim: Ben basbayağı uyarılmıştım.

En son ne zaman böyle heyecanlanmıştım? Sanırım son sevgilim Rıdvan'dan beri kimse beni heyecanlandırmamıştı… ki, bu delikanlının hem Rıdvanla uzaktan yakından ilgisi yoktu, hem de verdiği heyecan Rıdvan'ın verdiğinden başkaydı. Bu kez -beğendiğim bir erkek olduğunda her zaman beklentim olan- "Gelip konuşsa" veya "Çıkma teklif etse" beklentisinin zerresi yoktu. Arzum, onu kolundan tutup "Gel bu gece benimle" demekti… ki bu tavır hep için-için özlediğim, ama çok erkeği böylece kaçıracağımı bildiğim için derinlerime zımbaladığım bir arzuydu. Ben belirleyici olmak istiyordum. İstediğim bir şeyi elde etmek için eskisi gibi miskin-miskin beklemek içimi bayıyordu. Adama baktıkça sanki daha güçlü, daha özgür, daha sorunsuz, daha mutlu… ve daha kendim oluyordum.

Yoksa ben erkeklerle ilişkilerimde pek de kendim değil miydim?

Al sana bir tırmalayıcı düşünce daha… Onu da ittim geldiği yere. Yeniden baktım kıvrılıp duran, gülümseyen, memeleri ve poposu kadar, organını da sallayan, dalgalandıran, titreten adama. Düşünmeyi seven kafam sorularla doldu: Bir batakhanede izlemekte olduğum erotik şovu sergileyen, ne kadar erkek sayılabileceği tartışmaya açık olan alışılmadık adam ne sunmaktaydı bana?

Saklı kendimi?

Yaşam hakkında öğrenmem gereken sır bir bilgi?

Daha önce yaşamadığımı geç, var olduğunu aklıma bile getirmediğim bir yasak zevk?

Ayıp denildiği için yüzüne bakmadığım özlemler?

Bulamıyordum… Bilemiyordum…

Bildiğim ise sadece şuydu: İstiyordum onu.


Ana Sayfa    |    Altar Kimdir?    |    Kitapları    |    Yazıları    |    İletişim


Dizayn: Altar-Stil Team - İçerik: Altar Baykal    |    Copyright © 2023 -