ghg

BANGKOK'ta BİR BATAKHANE


5 - DALGALANMALARIN KIZI: GÖZÜN YANILDIĞI KIVRILAN BEDEN

Yazı: ALTAR BAYKAL

FEYZA ANLATIYOR

Ve sahneye antik Yunan giysili bir kız çıktı. Büyük bir kumaş parçasının dikişsiz şekilde tek omuzdan atılıp, belden ince bir kemerle bağlandığı Kiton adı verilen beyaz giysiye bürünmüştü. Önceki danstaki adam/kadın gibi batılı ırktandı. Kulaklarını biraz geçen boyda dalgalı kahverengi saçlarına altın rengi metal defne yapraklarından yapılı, antik Yunan tanrılarının taktığı coronalardan takmıştı. Tamamen makyajsızdı. Çok sadeydi. Güzel bir kızdı. Yüzünde sıcak ve dost bir tebessüm vardı. Bu gülümseme ile hem müzik, hem de dansı uyum içindeydi.

Muhteşem ve görkemli figürlerden uzak, daha çok "dalgalanma" denilecek zarif hareketlerle dolu bir dans yapmaya başladı. Her yeri kıvrılıyor, gövdesi hem sağ-sol, hem ön arka ekseninde salınıyor; kolları da yılankavi hareketler yapıyordu.

Birkaç dakikalık danstan sonra, az önceki gelinin kilodunu çıkarttığı yere, sahne önüne geldi, yavaşça kendi ekseninde dönmeye başladı… Bu dönüş sırasında belindeki kemeri açtı, giysisini omzundan tutup yavaşça sıyırdı, dönüşüne senkronize biçimde tamamen çıkarıp yana attı. Artık üzerinde sadece cinsel organını kapatan ve Kızılderililerinkine benzeyen minicik kumaştan başka şey kalmamıştı.

Zayıf olsa da yumuşak hatlı bir bedeni vardı. Dar omuzlar, genişçe kalça, yuvarlak popo… ve ergenleşmeye yeni başlayan bir kızınki kadar minik memeler… Gözlerim silikonlulara alışık, bir kızda bu kadar minik meme görmeye şaştım. Bu küçücük biraz da sarkık tümseklerin altlarında altın renkli U şeklinde metaller vardı.

Soyunduktan sonra aynı dalgalı dansını çıplak bedenle yapmaya koyuldu. Hafif adaleli göbeği ve yuvarlak poposuna dairesel hareketler yaptırırken, kollarını yılan gibi oynatıyor, sonra minik memelerini yükseltip alçaltıyor, göğüs kafesini de çeviriyordu.

Hoşuma gitmişti bu kız. Kadınların düşman olacağına koruyup kollamaya kalkacakları tiplerdendi. Kibar ve zarifti, güzel gülümsüyordu ki, onu sevmek, en azından bir sıcaklık duymak kolaydı.

Bir süre sonra kitonunu çıkarttığı yere, sahnenin en önüne geldi. Müzik biraz daha ağırlaştı… ama vurucu ritmlerin baskınlığı arttı… Kıvrımlı hareketlerini sürdürürken elleri ile bedenini yumuşak hareketlerle okşamaya başladı. Kalçaları kadar önündeki minik kumaş parçasını da sıvazladı… sıvazladı… sonunda yine bir sıvazlama figürü ile onu da çıkarttı… artık beyaz, minicik bir string ile kalmıştı.

Pek çok seyirci gibi ben de dikkatim yeni görünen ipli kiloda verdim… ve şaşkınlık içinde şişliği fark ettim! Beyaz minicik tanganın yarı transparan kumaşı, cinsel organını hayale gerek bırakmayacak şekilde ortaya koyuyordu.

Bu kız da bir erkekti.

Kadın yüzlü, kadın bedenli bir erkek!

O, "yok gibi" ölçüdeki minicik göğüslere rağmen önceki makyajlı, dev memeli, uzun, gür sarı saçlı, frapan gelinden çok daha kadın gibi görüntü gözüme.

Birden onun çok güzel olduğunu düşünmeye başladım. Ama dakikalar önce sadece "güzelce" bulmuştum?

Bilincimin onu "çok güzel" kategorisine koyuverme nedeni kadına benzemesiydi. Doğa Ananın biz kadınlara lütfettiği (bana biraz eli sıkı davrandığı) çehreyi bir erkek olarak taşıması onu çok güzel olarak algılamaya başlamamın nedeniydi. Güzellik kadına yakışırdı. Erkek kadın gibi güzel olunca güzelliği de değerleniyordu sanki. Ondaki alışılmadık durum nedeni ile beynim güzellik algısını da genişletmiş, hatta abartmış, onu çok güzel kategorisine koymuştu.

Erkeğin güzelliğinde nedeni sır dolu bir uyarıcılık vardı sanki.


Ana Sayfa    |    Altar Kimdir?    |    Kitapları    |    Yazıları    |    İletişim


Dizayn: Altar-Stil Team - İçerik: Altar Baykal    |    Copyright © 2023 -